
Girişimcilik ve Startup Ekosistemi
Startup denildiğinde girişimcinin sadece iyi bir fikrinin olmasıyeterli değildir. Bu
fikrin ürün olarak ortaya konulabildiği, pazarlanabilir bir çözüm sunduğu ve
sonunda da hızlı bir şekilde yaygınlaşabildiği bir süreçtir.
Günümüzün ekonomik konjonktürüne bakıldığında, inovasyon ve
girişimcilik kültürünün yayılması, o ülkenin büyümesi için olmazsa olmazların başında geliyor. Türkiye’de girişim ekosisteminin gelişimi son yıllarda hızla artmakta ve bu artış trendinin devamı
için tüm paydaşların yoğun destek verdiği görülmektedir. 2010-2018
yılları arasında toplam 488 milyon dolarlık yatırım alınması ve bu tutarın Türkiye’yi bulunduğu coğrafyada en büyük startup merkezi olmasını sağlamıştır. Son veriler, ülkemizde startupların yılda 200 milyon
dolarlık yatırım yapılır hale geldiğini göstermektedir.
Yeni dijital dünya geleneksel anlamda yapılan tüm iş modellerine yeni bir bakış açısı kazandırarak değiştirip dönüştürdüğü gibi girişimcilik
kültürünü de değiştirmiştir. Girişimcilik yakın bir geçmişte KOBİ’lerin
bir konusu iken bugün, yeni teknolojilerin ve fikirlerin merkezine oturmuştur. Bu yeni girişimcilik kültürü; teknoparklar, teknokentler, kuluçka merkezleri ve birçok ülkede kurulan sandbox uygulamalarıyla
yepyeni bir anlam kazanmıştır. Tüm ülkelerin katma değer yaratabileceği ürünlerin ve hizmetlerin gelişmesinde en uygun platformu sunan
bu uygulamalar, melek yatırımcılar, risk sermayesi grupları ve devletler
tarafından desteklenmektedir.
Girişimcilik, tüm dünyada Silikon Vadisi ile tanınmış bir kavramdır.
Batıda çok uzun yıllar önce başlayan bu ekosistem, ülkemizde yaklaşık
10 yılı geçmeyen yakın bir geçmişe sahiptir. Geleneksel girişimcilik, girişimcinin inisiyatif alarak, mevcut sistemde bulunan iş modellerinin
bir benzerini kurması ve işletmesi olarak tanımlanabilir. Bir tekstil fabrikasının kurulması, yeni bir yazılım şirketinin veya turizm acentasının faaliyete geçmesi ya da popülasyonun çok olduğu
lokasyonlarda dönerci, lokmacı ve diğer fast food
dükkanlarının açılması geleneksel girişimcilik iş modellerine verilebilecek örnekler arasında sayabiliriz.
Günümüzde girişimciliğin tanımı ise; teknolojinin
kullanıldığı ve ölçeklenebilir iş modelleridir. Bu tanımı günümüzün startup dediğimiz yeni ekonomisi
karşılamaktadır. Startup dediğimiz yapı, yıkıcı bir etkiye sahip, önceden benzeri yapılmamış ya da düşünülmemiş fikirlerin ürüne dönüştüğü bir takım
oyunudur. Startup denildiğinde girişimcinin sadece
iyi bir fikrinin olması yeterli değildir. Bu fikrin ürün
olarak ortaya konulabildiği, pazarlanabilir bir çözüm sunduğu ve sonunda da hızlı bir şekilde yaygınlaşabildiği bir süreçtir.
Startup denilince ilk akla gelen yıkıcı etkisine Elon
Musk’ı örnek verebiliriz. Tesla’nın geliştirdiği elektrikli araçlar bir niş olmayı başarmış, dünya devi araba markalarını telaşa sokmuştur. Yıllardır dünyada
ilk sıralarda olan araba markaları bugün elektrikli
araç üretmek için yarışa girmiştir. Öncü olmanın yarattığı rekabet avantajı ile Tesla’nın satışları dünya
genelinde açık ara diğer markalardan öndedir.
Tesla’nın yanı sıra dünyanın en başarılı startuplarına baktığımızda, 2019 itibariyle dünyada değeri 1
milyar doları bulan 326 startup olduğunu görüyoruz. Değeri 1 milyar doların üzerindeki şirketlerin
yaklaşım yarısı ABD’de bulunmaktadır. Tablodan da
görüldüğü üzere ABD’yi Çin takip etmektedir.
Kaynak: World Economic Forum, “10 Biggest Unicorns in the World-Mapped”, 2019.
Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand
Finance’in 2019 yılında Türkiye’nin en değerli 100
HAZİRAN-TEMMUZ 2020 / FİNANS DÜNYASI
17
şirketi araştırmasında; ilk 10 markanın toplam piyasa değerinin 11 milyar dolar, 100 markanın toplam
piyasa değerinin ise 19,8 milyar dolar olduğunu görmekteyiz. Dünyadaki henüz yeni kurulmuş
şirketlerin piyasa değerleriyle bu sonucu karşılaştırdığımızda hayrete düşmemek mümkün değil. Whatsapp’ın piyasa değerinin 100 Türk markasının
toplam piyasa değeriyle aynı olduğunu bilmek bizleri düşünmeye sevkediyor.
Tüm bu veriler, geleneksel girişimciliğin startup
ekonomisine dönüştüğünün kanıtı olmaktadır. Bu
yeni ekonomide Türkiye’nin de ezber bozan girişimcilik örnekleriyle ortaya çıkması ancak genç neslin
çabası sonucu mümkündür. Uzun yıllar aynı kariyer
serüvenini devam ettiren X ve önceki kuşakların yeni
ekonomiye adaptasyonu haliyle zor olmaktadır. Y ve
Z kuşağının sahip olduğu yaratıcılık ve teknolojiye
yatkınlık, yeni ekonomide aranan en temel özelliklerdir. Bu bağlamda yeni ekonominin tüm paydaşları
genç nesli girişimci olma yolunda yüreklendirmeli
ve mümkün olan tüm destekleri sağlamalıdır.
FİNANS DÜNYASI / HAZİRAN-TEMMUZ 2020
18
TEKNOLOJİ-YORUM FD
Kaynak: World Economic Forum, “10 Biggest UniFD corns in the World-Mapped”, 2019.